CEVAP Kur’an-ı kerimin bazı âyetleri, diğerlerini açıkladığı gibi, hadis-i şeriflerin bir kısmı da diğerlerini açıklar. (Şartsız bildirilen haberler, şartlı olarak anlaşılır) ifadesi, dinimizde bir kuraldır. Müslüman olmayan kimse, kesinlikle Cennete giremez. Bir gayrimüslim, lâ ilâhe illallah dese de Cennete giremez. Kurucu ZINADAN DOĞAN ÇOCUĞUN NE SUÇU VARDIR KI, TAHKIR EDILIYOR VE BAZI HAKLARI KIŞITLANIYOR? Zinâdan doğan çocuğun tahkir edilecek suçu yoktur; ancak takdir edilecek ve diğerlerine üstün tutulacak yönü ve başarisi da yoktur. Bunu böylece tespit ettikten sonra:Önce şunu bilmek gerekir: Islâmda; hristiyanlıkta olduğu gibi Yukarıdaki hadis-i şerifleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır: Dinimizde en büyük günahı işleyen kâfir olmaz.Bunun için namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz,çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla kalması çok zayıf bir ihtimaldir. Ancak Allah’a inanmayan insanların cennete gitmemesi gerekir. Çünkü şart Allah’a inanmaktır. Allah öyle diyor. Ancak yine de Allah’ın cennetine kimi alacağını kesin olarak Rüyaile ilgili hadisler. 934 – Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Zaman yaklaşınca, mü’minin rüyası, neredeyse yalan söylemeyecek. Esasen mü’minin rüyası, peygamberliğin kırk altı cüzünden bir cüzdür.”. Buharî’nin rivayetinde şu ziyade var Fast Money. KÜNYE HAKKIMIZDA HARİTA YASAL ARA İLETİŞİM ANASAYFA HADİSLER “Kim İki Serinlik Namazını Kılarsa, Cennete Girmiş Demektir ” Hadisi "Kim iki serinlik namazını kılarsa, cennete girmiş demektir" hadisini nasıl anlamalıyız? Hadisi şeriften çıkarmamız gereken dersler nelerdir? Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu “Kim iki serinlik namazını kılarsa, cennete girmiş demektir.” Buhârî, Mevâkîtü’s-salât 26; Müslim, Mesâcid 215. 1049 numara ile de gelecek olan hadisimizdeki iki serinlik vaktin namazı’ndan maksat, sabah ve ikindi namazlarıdır. Beş vakit namaz fazilette birbirlerine eşittir. Ancak bazı namazların daha özel birtakım meziyetlerle ötekilerden farklı olmasına da herhangi bir mâni yoktur. Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Burada sabah ve ikindi namazlarını kılanların eninde sonunda mutlaka cennete gireceği, kesin bir ifade ile beyan buyurulmuştur. Bu beyan, öteki namazları kılanların cennete girme şansı yoktur anlamına gelmez. Aksine bu iki namaza daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini ortaya koyar. Zira daha başka hadîs-i şerîflerde de açıklandığı gibi sabah ve ikindi namazları “şâhidli namazlar”dır. Gece ve gündüz melekleri bu iki namaz vaktinde bir araya gelir, bir çeşit nöbet değişimi yaparlar. Kulların amelleri bu vakitlerde Allah’a arzolunur. Ayrıca sabah namazı için sabah uykusu; ikindi namazı için de akşam olmadan işleri bitirme telaşı gibi pek ciddî mâniler vardır. İşte böylesine şartları ve zorlukları bünyesinde toplamış olan sabah ve ikindi namazlarını, bilinçli olarak vaktinde kılanlar, diğer namazlara da titizlik gösterirlerse, böylece cennete girmeyi sağlayacak iyilik ve hayırları işlemiş bulunurlar. İyilik ve hayır deyince, mutlaka başkalarına yönelik yardım ve şefkat fiilleri akla gelmemelidir. Üzerimize farz olan ibadetlere göstereceğimiz özen de başlı başına bir hayır ve iyiliktir. Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler 1. Sabah ve ikindi namazı vakitleri bereketli ve faziletli vakitlerdir. 2. Sabah ve ikindi namazları en sevaplı namazlardır. 3. Bu iki namaza dikkat eden, öteki namazları da kaçırmaz. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları İslam ve İhsan PAYLAŞ İslam ve İhsan İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de “Allâh katında dîn İslâm’dır …” Âl-i İmrân, 19 buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan böyle bir dîn aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” Âl-i İmrân, 85 ... Peygamber Efendimiz Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret hac etmendir” buyurdular. “İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular. İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16 Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir. Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” Muvatta’, Kader, 3. Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir. Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307 Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” er-Rad, 28 Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir. İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal ilm-i hâl sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır. İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz. Erkam Medya © islam&ihsan 2013 - 2022 altında yayınlanan yazıların tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi yazıların tamamı izinsiz kullanılamaz. Sual Münafık kime nedir? Münafıklığın alametleri nelerdir? Münafıklık alameti bulunan münafık mıdır? CEVAP Müslüman olmadığı halde, müslümanları aldatmak için müslüman görünen kimselere münafık denir. Münafıklığın bazı alametleri vardır. Bu alametlerin biri bir kimsede bulunsa, o kimseye münafık denmez, onda münafıklık alametleri var denir. Mesela yalan söylemek münafıklık alametidir. Bir kimse, yalan söylese münafık olmaz. Münafıkların işlediği bir işi işlemiş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Münafığın üç alameti vardır Yalan söyler, sözünde durmaz ve emanete hıyanet eder. [Buhari] Birine mal, söz veya sır emanet edilse, o kimse de bu söz veya sırrı başkalarına söylese, yahut emanet edilen mala zarar verse, çalsa, yani hıyanet etse, bu işler münafıklık olur. Berika Münafıkın alametlerini bildiren hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle Müminin hastalığı günahlarına kefaret olur. İyileşince bundan ibret alır. Münafık ise, bağlanıp sonra salıverilen deveye benzer. Deve, niçin bağlandığını ve niçin salındığını bilmediği gibi, münafık da, hasta olup iyileşince, bundan ibret almaz. [Ebu Davud] Münafıklar Kur'anı öğrenirler, ilim ehliyle mücadele ederler. [Taberani] Münafıklar ikindi namazını akşama doğru kılarlar. [Hakim] Münafıklarla bizim aramızdaki eman namazdır. [Hakim] Namaz aşikâre oldu, kabul ettiler [öyle göründüler] Zekât gizli oldu vermediler. [Bezzar] Yatsı ve sabah namazına münafık devam edemez. [Hakim] Bizimle münafıkları ayıran alamet, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Münafıklar, yatsı ve sabah namazına devam edemez. [Beyheki] Yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmamak münafıklık alametidir. Nasıl ki, yalan söylemek münafıklık alameti ise, cemaate gelmemek de münafıklık alametidir. Bu demek, cemaate gelmeyen münafık demek değildir. Kendisinde münafıklık alametinden bir alamet var demektir. Verdiği sözde durmamak da münafıklık alametidir. Sözünde durmayana münafık denmez. Fakat münafıklık alametinden birini işlemiş olur. Bu konudaki hadis-i şeriflerin mealleri de şöyle Yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmak, münafıklara çok ağır gelir. Eğer bundaki ecri bilselerdi, sürünerek de olsa, cemaate gelirlerdi. Namaza gelmeyenlerin evlerini yakmak istedim. [Buhari] Kadın ve çocuklar olmasaydı, cemaate gelmeyen erkeklerin evinin yakılmasını emrederdim. [İ. Ahmed, İbni Mace] Yemin ederim ki, [sabah namazı için, mazereti dışında] cemaate iştirak etmeyenlerin evlerini yakılmasını emredeyim diye hatırımdan geçti. [Müslim] Fıkıh kitaplarında cemaate gitmemeyi mubah kılan mazeretler vardır. Böyle bir mazereti olmadan cemaate gitmemek caiz değildir. Bunlar kendilerinde münafıklık alameti bulunan kimselerdir. Böyle kimselerden olmamaya dikkat etmeliyiz! İbni Hacer hazretleri buyurdu ki Nifak, yani münafıklık, zahirin batına uymaması demektir. Sözü, özüne uymaz. İtikad edilecek şeylerde münafıklık yapmak küfürdür. İşlerinde ve sözlerinde münafıklık yapmak, haram olur. İtikadda, imanda münafıklık, diğer küfürlerden daha fenadır. İfa etmek, yerine getirmek niyetiyle söz vermek caizdir, hatta sevaptır. Böyle vaadi ifa etmek vacip değildir, müstehaptır. İfa etmemek tenzihen mekruh olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Bir kimse, yapmak niyeti ile verdiği sözü tutamazsa günah olmaz. [Tirmizi] Hanefi ve Şafii’de, ahdi bozmak da, özürsüz mekruh, özürlü caizdir. Fakat bozacağını önceden haber vermek vaciptir. Hanbeli’de vaade vefa vaciptir. Yerine getirmemek haram olur. Yapması dört mezhepte de sahih olan bir şeyi yapmak takva olur. İslam Ahlakı Bir müslüman, yabancı bir diyarda, dinsizlerin arasında kalıp, namazlarını gizli kılsa, zaruretlerden dolayı mümkün mertebe Müslümanlığını gizlese, bu kimseye münafık denmez. Buna müdara denir. Müdara, dini zarardan kurtarmak için dünya menfaatinden vermek, insanlarla iyi geçinmektir. Hadis-i şeriflerde Allahü teâlâ, farzları yapmamı emrettiği gibi, müdara etmemi de emretti ve Müdara sadakadır buyuruldu. [Deylemi] Müdaranın zıddı, müdahenedir, dünyalık ele geçirmek için dinden taviz vermektir, haramdır. Hadis-i şerifte Gücü yettiği halde günah işleyene müdahene edip, nehy-i münkeri terk eden, kabrinden maymun ve domuz şeklinde kalkar buyuruldu. Şir’a Cemaat ve münafıklık Sual Söz taşıyanın, gıybet edenin, Cehennemlik, cemaate gelmeyenin münafık olduğu, evlenmeyenin bu ümmetten olmadığı gibi hadislerin açıklaması nasıldır? CEVAP Hadis-i şerifleri açıklamaları ile yazmak gerekir. Söz taşıyan Cennete girmez demek, günahının cezasını çekmeden, yahut affa, şefaate kavuşmadan giremez demektir. Gıybet eden Cehennemlik demek, sevapları günahlarından az olursa, gıybet Cehenneme götürür demektir. Gıybet edenin sevapları, gıybet edilenin defterine yazılır. Evlenmeyen benden değildir demek, benim sünnetime uymamış olur demektir. Yine hadis-i şerifte, müminin her günahı yapabileceği, üç şeyi yapamayacağı, bunlardan birinin de yalan olduğu bildirilmiştir. Hadis-i şeriften zahire göre, yalan söyleyenin mümin olmadığı anlaşılır. Kâmil mümin değil demektir. Ayrıca yalanın münafıklık alameti olduğu bildirilmiştir. Yalan söyleyen münafık değildir, fakat münafıklık alametinden birini işlemiş olur. [Münafık kelimesinin iki manası vardır. Birinci manası kâfir demektir. İkinci manası, dışı içine uymayan, iki yüzlü demektir. Bu manadaki münafık kâfir değildir.] Cemaate gelmemek de münafıklık alametidir. Cemaat sünnetine önem verdiği halde gelmezse, münafık olmaz. Sünnete önem vermezse, zaten müslüman olmaz. Hadis-i şeriflerdeki Şu günahı işleyen Cennete giremez, Cehennemliktir, mümin değildir, münafıktır demek O günahtan tevbe edilmemişse, af veya şefaate uğramamışsa, günahının cezasını çekmeden Cennete giremez. demektir. Çünkü günah ile, imansızlık ayrı şeylerdir. Günah ne kadar büyük olursa olsun, o günahı işleyen kâfir olmaz. Fakat hangi günah olursa olsun, günaha devam edenin kalbi kararır, küfre doğru yol alır. Onun için günahlar çok tehlikelidir. Sual Allah’a inanıyor, namaz kılıyorum. Fakat çok günah işliyorum. Ben münafık mıyım? CEVAP Allahü teâlâya inanan mümindir. Kimse zorlamadan namaz kıldığınıza göre, münafık olmanız mümkün değildir. Yalan söylemek, emanete hıyanet etmek ve verdiği sözde durmamak münafıklık alametidir. Fakat bu günahları işleyene münafık denmez. Münafık, inanmadığı halde, herhangi bir dünya menfaati için inanmış gibi görünen kimsedir. Eshab-ı kiramı seven de münafık olamaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin sevgisi [radıyallahü anhüm] bir münafığın kalbinde toplanmaz. [Taberani] Ensarı ancak mümin sever. Ancak onlara münafık buğzeder. [Buhari] Sözün kısası, Allahü teâlâya ve Onun Resulü Muhammed aleyhisselama inanan kimse mümindir. Çok günah işlese de münafık değildir. Münafık ve münafıklık Sual Bir arkadaş, Sen yalan söyledin, münafıksın dedi. Ben de, “Münafık, Müslüman görünen kâfir” demektir, ben kâfir değilim. Müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur dedim. O da şu hadis-i şerifi söyledi Münafığın üç alameti vardır Yalan söyler, sözünde durmaz ve emanete hıyanet eder. Böyle kimse, Müslüman olduğunu söylese, namaz kılsa, oruç tutsa da münafıktır. Yalan söyleyen veya diğer günahları işleyen kâfir olur mu? CEVAP Hayır, büyük günah işleyene kâfir denmez. Münafık olur, kâfir olur demek, Ehl-i sünnete aykırıdır. Münafıklığın bazı alametleri vardır. Bu alametlerin biri, bir kimsede bulunsa, o kimseye münafık denmez, Onda münafıklık alameti vardır denir. Yalan söylemek münafıklık alametiyse de, yalan söyleyene münafık denmez. Münafıkların işlediği bir işi işlemiş olur. Vehhâbîler, âyet ve hadislerin zahir mânâlarına bakarak birçok işte kâfir oluyorlar. Mesela, Namaz kılmayan kâfirdir hadis-i şerifini söyleyerek namaz kılmayan Müslümanlara kâfir diyorlar. Ehl-i sünnette, amel imandan parça değildir. Farz olduğuna inanıp da tembellikle kılmayana kâfir denmez. Yalan söyleyen, sözünde durmayan veya emanete hıyanet eden Müslüman, haram işlemiş olursa da, buna kâfir dememelidir. Bunda münafıklık alameti vardır denir. Münafık, dışı içine uymayan, ikiyüzlü anlamına da gelir. Söz ile olan bu münafıklık küfür değil, haramdır. Hadîka Birine mal, söz veya sır emanet edilse, o kimse de bu söz veya sırrı başkalarına söylese yahut emanet edilen mala zarar verse, çalsa, yani hıyanet etse, bu işler de münafıklık alameti olur. Fakat yine de böyle kimseye kâfir veya münafık denmez. Çünkü Eshab-ı kiramdan biri, Resulullah'ın sırrını, düşmanlara söyleyince, Hazret-i Ömer, İzin ver ya Resulallah bu münafığın kellesini uçurayım dedi. Peygamber efendimiz, O, Eshab-ı kiramdandır, Bedir ehlidir, cennetliktir buyurunca, Hazret-i Ömer, dediğine pişman oldu, tevbe istigfar etti. Kâfir ve münafık kelimelerini rastgele söylemekten kaçınmalıdır. Kâfir anlamında münafık da dememelidir. Zındık, münafık mıdır? Sual Yanlış bilgi vererek Müslümanları aldatanlara zındık deniyor. Zındıklığın içinde münafıklık da var mıdır? CEVAP Evet, vardır. Müslüman olmadığı hâlde, Müslüman görünerek, açık bildirilmiş olan bilgilere, kendi aklına göre bozuk mânâlar vererek, Müslümanları aldatan kâfirlere Zındık deniyor. Zındıkların Müslüman görünmeleri elbette münafıklıktır. Münafık, içi dışına uymayan kimse demektir. Zındıkların da içi dışına uymaz. Namaz kılmadıkları hâlde, Namazda sûreler Türkçe olarak okunmalı derler. Namaz kılmayı teşvik etmezler, ama Kadınlar hayızlı iken namaz kılmalı, oruç tutmalı. Cuma ve cenaze namazına gitmeli derler. Maksatları dinimizi bozmaktır. Münafıklar da, zındıklar gibi hareket ederler. Günümüzde zındık çoksa da, münafık azdır. Münafık, Müslüman gibi, her ibadeti yapar görünür. İlk bakışta Müslümandan ayırmak zordur. Zındıkları tanımak daha kolaydır. Her fırsatta İslam düşmanlığı durmamak münafıklık olur Sual Bir kimse, başkalarına ve kendi evladı bile olsa, verdiği sözü yerine getirmezse, münafık mı olur? Cevap Bir kimsenin vaadinde, verdiği sözde durmaması günahtır. Verilen sözde durmamak, karşı tarafın öfkelenmesine sebep olur. Ayrıca karşı tarafı öfkelendirdiği, üzdüğü için ayrı bir günaha daha girilmektedir. Bu sebeple verilen sözler hakkında çok dikkatli olmak ve Resûlullah efendimizin sözleri ve yaşayışları ile titizlikle üzerinde durdukları bu hususa riayet etmek lazımdır. Peygamber efendimiz, verilen bir sözü yerine getirmenin önemi için; Münafıklık alameti üçtür Yalan söylemek, vaadini yani verilen sözü yerine getirmemek, emanete hıyanet etmek buyurarak, verilen sözü yerine getirmeyenin münafık olacağını bildirmişlerdir. İslâm âlimleri bu hadîs-i şerifi açıklarken; “Eğer bir kimse, vaadinde durmaya gücü yetmezse, o zaman münafık olmaz” buyurmuşlardır. Zira başka bir hadîs-i şerifte; Bir kimse, yapmak niyeti ile verdiği sözü tutamazsa günah olmaz buyurulmuştur. Ayrıca Peygamber efendimiz bir başka zaman da; Dört şey münafıklık alametidir; Emanet olunana hıyanet etmek, yalan söylemek, vaadini bozmak ve ahdine gadr etmek ve mahkemede doğruyu söylememek bir konuda söz verildiği zaman, söz verilen şeyin muhakkak yerine getirilmesi gerekmektedir. Eğer yerine getirmede güçlük çekilecekse veya yerine getirmek mümkün değilse, yapacağım diyerek söz vermek uygun değildir. Tabii söz verildiği hâlde, elde olmayan sebepler yüzünden verilen söz yerine getirilmemiş ise, bu hâl günah olmaz. Fakat hiçbir sebep, mani yokken verilen sözü yerine getirmemek, münafıklık alametidir buyurulmuştur. Peygamber efendimiz, buluşmak üzere söz verdikleri zamanda, bizzat geldikleri gibi, aradan üç gün geçmesine rağmen yine o söz verilen yere, aynı saatlerde uğramışlar ve bir şey vadedildiği zaman muhakkak yerine getirilmesi hususunun çok önemli olduğunu bu şekilde yaşayarak sebeple, ümmeti olmakla şereflendiğimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimizin mübarek sözlerine, nasihatlerine kulak vermemiz, güzel hâllerini kendimize ölçü almamız ve imkânımız nispetinde de bu yolda sebat etmemiz, gayretli olmamız lazım gelmektedir. Sual İhlâsla bir defa La ilahe illallah diyerek imanla ölen herkesin Cennete gireceğine, Resulullahın şefaat edeceğine dair hadis yok mu? Yine bir hadiste İhlâsla "La ilahe illallah" diyen Cennete girer denmiyor mu? Hiçbir ibadeti yapmasak da, hiçbir haramdan kaçmasak da, Resulullahın bu sözlerine göre Cennete girmeyecek miyiz? Hâşâ Resulullah yalan mı söylüyor? La ilahe illallah diyen İsevi ve Musevi Müslümanlar da Cennete girmeyecek mi?CEVAPYazdığınız hadis-i şerifler doğrudur ama bunların açıklaması vardır. İmam-ı Rabbani hazretleri, Şartsız bildirilen bir hüküm şartlı olarak anlaşılır buyuruyor. Mesela koyun eti yemek caizdir. Hüküm şartsız bildirilmiştir. Koyun eti caiz diye canlı bir koyunun bir budunu kesip yiyemeyiz. Ehl-i kitap hariç, gayrimüslim keserse veya kendiliğinden ölürse, leş olur, yenmez. Besmelesiz kesilirse de yenmez. Bu anlaşılınca hangi şartlar altında Cennete girileceği Resulullah efendimiz, İhlâsla La ilahe illallah diyen Cennete girer buyurunca İhlâsla ne demektir? diye sual ettiler. Cevaben, Söyleyeni haramlardan alıkoymasıdır buyurdu. TaberaniCennete girebilmek için birkaç şart var1- Birincisi kelime-i tevhidi ihlâsla söylemek gerekiyor. İhlâs ise ibadetleri yaparak haramlardan kaçmaktır. Namaz kılmayan, oruç tutmayan, zekât vermeyen, hacca gitmeyen de haram işlemiş oluyor. İçki, zina, kumar, yalan, gıybet, hırsızlık, kul hakkına girmek de zaten haramdır. 2- Sadece La ilahe illallah demek yetmez. Peygamber efendimize de iman etmek, son Peygamber olduğuna şehadet getirmek şarttır. Yani Muhammedün Resulullah demek de gerekir. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledirİhlâs ile Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Resulühü diyen Cennete girer. [Taberani, Deylemi] La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah diyene Cehennem ateşi haramdır. [Müslim]Allah'tan başka ilah olmadığına Allah'ın bir ve ortağı olmadığına ve Muhammed'in Onun kulu ve Resulü olduğuna, keza Cennet ve Cehennemin hak olduğuna şehadet ederse, Allahü teâlâ onu Cennetine koyar. [Buhari, Müslim, Tirmizi] Rab olarak Allah’ı, din olarak İslam’ı, Resul olarak Muhammed'i seçen yani kabul edip beğenene Cennet vacip olur. [Ebu Davud]Kitap ehli olan bir kavme [İsevi veya Musevilere] görevle gidince, önce, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah demeye davet et. Bunu kabul ederlerse, günde beş vakit namazın farz olduğunu bildir. Bunu da kabul ederlerse, Allah’ın Müslümanların zenginlerinden alınıp fakirlerine verilen zekâtı farz kıldığını söyle. [Buhari, Müslim, Ebu Davud]Size şu beş şeyi emrediyorum. Birincisi Allah’a imandır. Allah’a iman nedir biliyor musunuz? Allah’tan başka mabut olmadığına ve benim son Peygamber olduğuma şehadet etmektir. [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai, Ebu Davud, İbni Hibban, Taberani] NeticeMüslüman olan Allah’a inanır. Allahü teâlâ Kur'an-ı kerimde mealen buyuruyor kiAllah indinde hak din ancak İslam’dır. [Al-i İmran 19] Sizin için din olarak İslam’ı beğendim. [Maide 3]İslam’dan başka din arayan, bilsin ki, o din asla kabul edilmez. [Al-i İmran 85]Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın. [Muhammed 33]Kelime-i tevhidin faziletiSual İslam Ahlakı kitabında, Kelime-i tevhidin sevabının, bütün günahlardan ağır geldiği bildirilerek, Mahşer günü bir kişi gelecek, 99 amel defteri olup, her bir defterin yaprağı göz gördüğü kadar geniştir. Hiç birinde iyiliği olmayıp, yalnız bir parmak kadar, o kimsenin dünyada söylediği bir kelime-i tevhid bulunur. O 99 defter terazinin bir kefesine ve bir kelime-i tevhidi diğer kefesine koyarlar. Kelime-i tevhid tarafı ağır gelir mealindeki hadis bildiriliyor. O zaman, La ilahe illallah diyerek bir kelime-i tevhid söyledikten sonra, günahlardan sakınmaya ve ibadet etmeye gerek var mıdır?CEVAPAkıl mantık yürütmekle din olmaz. Bizim gibilerin hadis-i şeriften mana çıkarması yanlış olur. Allah saklasın, günahlardan kaçmaz, ibadeti lüzumsuz bir şey şartsız bildirilirse, onun bir çok şartlarının olduğu anlaşılır. La ilahe illallah diyenin Cennete gidebilmesi için birçok şartları var. Birkaçını bildirelim1- Kelime-i tevhidi inanarak söylemek şarttır. İnanmadan söylenirse faydası olmaz. Müslüman olarak söylemek gerekir. Kâfirliği bırakmadan bir gayrimüslim söylese hiç kıymeti Amentü’deki altı esasa inanması ve beğenmesi şarttır. İnanmadan La ilahe illallah demenin hiç önemi yoktur. İnansa fakat beğenmese yine kıymetsizdir. Bu altı esastan birine inanmasa yine kıymetsizdir. Mesela Muhammedün Resulullah demese yine ebedi İtikadının düzgün olması şarttır. İtikadı bid’at olanlar, muhakkak Cehenneme Haramlardan kaçması lazım. Namaz, oruç gibi ibadetleri yapmamak haramdır. Haramlardan kaçıp, ihlasla, la ilahe illallah diyen Cennete girer hadis-i şerifindeki İhlasla ifadesi için Resulullah efendimiz, Söyleyeni haramlardan alıkoymasıdır buyurdu. TaberaniDemek ki haramlardan kaçmadan la ilahe illallah demenin insanı Cehennemden kurtarması çok Meşhur bir harama helal dese, mesela şarap veya domuz eti helaldir dese, la ilahe illallah demesi onu Cehennemden kurtarmaz. Meşhur bir farzı inkâr etse, mesela namaz, oruç farz değil dese, la ilahe illallah demesi onu Cennete kimse, haramlardan kaçmaz, ibadetlerini yapmazsa, o kimsenin ölürken imanını muhafaza etmesi çok zordur. O halde haramlardan kaçmak ve ibadetleri yapmak, insanın imanlı ölmesine sebep olmaktadır. Sual Hadis âlimleri de insandır. Uydurma hadis yazamazlar mı? CEVAP İyi bilinmeli ki, hiçbir hadis âliminin kitabında, uydurma hadis olmaz. Çünkü onlar uydurma hadis nakletmenin vebalini çok iyi bilirlerdi. Hadis bir ilimdir. O hadiste kastedilen mana nedir? Bilmeden hemen uydurma demek, o hadis âlimine büyük bir iftira olur. Mesela, Cimri çok ibadet etse de, Cennete girmez. Cömert, çok günah işlese de Cehenneme girmez hadis-i şerifine bakan bir cahil, demek namaza, oruca imana ihtiyaç yok, cömert olduk mu Cennete gideriz zannedebilir. Âlimlerimiz bu hadis-i şerifi şöyle açıklıyor Cömerdin imanı yoksa, ebedi olarak Cehennemde kalır. İmanı varsa, sevapları fazla ise Cennete girer. Cimri Cennete girmez demek, hiç girmez demek değildir. Cimri, günahının cezasını çekmedikçe Cennete giremez demektir. Hatta sevabı günahından çok ise, Cehenneme girmeden de Cennete girer. Affa ve şefaate kavuşarak da Cennete girebilir. Ana babasını razı eden, Cehenneme girmez, inciten de Cennete girmez hadis-i şerifi de böyledir. Ana babasını razı eden kimse imansız ise, yani kâfir ise asla Cennete girmez. İmanlı olsa da, namaz kılmıyorsa, oruç tutmuyorsa, haramlardan kaçmıyorsa, o kişi ana babasını razı edince Cennete hemen girebilir mi? Elbette giremez. Demek ki Müslümanda bulunması gereken şartlar varsa, o zaman Cennete girer. Ana babasını inciten de Cennete girmez demek, Müslüman ana babayı haklı olarak incitmek demektir. Bir baba, içki getirmediği için evladına incinse, o evlat Cennete girmez mi? Elbette girer. Meşru işlerde ana babanın sözü dinlenir. Dine aykırı işlerde verilen emre uyulmaz. Dinimizin diğer emirlerine uyan Müslüman bir evlat, ana babasının meşru emirlerini dinlemese bile, günahını çektikten sonra Cennete girer. Cennete girmez demek, günahının cezasını çekmeden veya şefaate kavuşmadan giremez demektir. Yetim malı yiyen, Cennete giremez hadis-i şerifi de böyledir. Cezasını çekmeden Cennete giremez demektir. Yoksa hiç girmez demek değildir. Bir müminin günahı sevabından çok ise, affa ve şefaate de uğramamışsa, günahının cezasını çektikten sonra Cennete gider. İmanı olmayan kimsenin ise, ne yaparsa yapsın, hiçbir iyiliği onu Cehennemden kurtaramaz. Komşusu aç iken tok yatan, mümin değildir hadis-i şerifindeki, Mümin değil ifadesi, kâfir demek değildir. Kamil [olgun] mümin değil demektir. Bir Müslüman, komşusu aç yatarken o tok yatsa, belayı nimet değil de, bela saysa yine mümindir, geç de olsa, yine Cennete girer. Hadis-i şerifler, böylelerinin iyi bir kimse olmadığını bildirmektedir. Evlenmek sünnettir; sünnetime uymayan benden değildir hadis-i şerifindeki, benden değil ifadesi, kâfir anlamında değildir. Sünnetime uymamış olur demektir. Evlenmemek günah olmaz. Birçok evliya evlenmemiştir. Hatta ahir zamanda evlenmemek daha iyi olabilir. İki rekat kuşluk namazı, bir hac ve umreye bedeldir hadis-i şerifindeki hac ifadesi elbette nafile hac içindir. Kuşluk namazı nafiledir. Nafile ibadet, farzın yanında denizde damla bile değildir. Abdest alanın bütün günahları af olur hadis-i şerifinde, bütün günahlardan maksat, küçük günahlardır. Namaz kılmayan ve haram işleyenin günahları af olur mu? Büyük günahlar ve kul hakları ödenmedikçe af edilmez. Nafile ibadetin sevabına kavuşabilmek için imanı doğru olmak, haramlardan kaçmak ve o işi ibadet olarak yapmaya niyet etmek şarttır. Bizden değildir ne demek? Sual Bazı hadislerde, Şunu yapan bizden değildir veya benden değildir deniyor. Böyle demek, Müslüman değildir, kâfirdir demek midir? Aşağıdaki hadislerdekiler aynı anlamda mıdır? CEVAP Kimi küfür, kimi haram, kimi de mekruhtur. Muteber kitaplara göre açıklaması şöyledir 1- Emr-i maruf ve nehy-i münker yapmayan bizden değildir. [Tirmizi] Emr-i maruf farz-ı kifayedir. Bir yerde emr-i maruf yapılmazsa, gücü yeten herkes mesul olur. Yani haram işlemiş olur. 2- İbadetleri bizim gibi yapmayan, bizden değildir. [Miftah-ül cenne] İbadetleri sünnete aykırı yapmak bid’at olur. Bid’atin bir kısmı mekruh, bir kısmı haram, bir kısmı ise küfürdür. 3- Başkasının karısını, kızını ayartan bizden değildir. [ Haramdır. 4- Irkçılık yapan bizden değildir. [Ebu Davud] Dinimizde ırkçılık yoktur. Bir ırkı sevmenin mahzuru olmaz. Hristiyan bir Türk, Müslüman Arap’tan üstündür denmez. Böyle demek küfürdür. 5- Tırnaklarını kesmeyen bizden değildir. [ Sünnete uymamış, mekruh işlemiş olur. 6- Büyü yapan ve yaptıran ve bunlara inanan bizden değildir. [Bezzar] Büyü yapmak haramdır. Büyücü, büyü ile istediğini elbette yapar, büyü muhakkak tesir eder diye inanmak küfür olur. Allahü teâlâ takdir etmişse, büyü tesir eder demelidir. 7- Müslümana zarar veren, hile yapan, onu kandıran, bizden değildir. [Müslim] Haramdır. 8- Bela gelince, üstünü başını yırtan, bağırıp çağıran bizden değildir. [Buhari] Belaya isyan etmek, bağırıp çağırmak haramdır. Elde olmadan üzülmek, ağlamak caizdir. 9- İlim öğrenmeyen bizden değildir. [Deylemi] Farz-ı ayn olan ilmi öğrenmemek haramdır. 10- Elinde varken ailesini sıkıntı içinde yaşatan bizden değildir. [Cami-us-sagir] Haramdır. 11- Karşı cinse benzemeye çalışan bizden değildir. [ Haram işlemiş olur. 12- Evlenmeyen benden değildir. [İbni Mace] Mazeretsiz evlenmeyen sünnete uymamış olur. Ahir zamanda bir mazeretle evlenmemek sünnete aykırı değildir. 13- Selamı almayan bizden değildir. [ Selamı almak farzdır. Almamak haramdır. 14- Guslettikten sonra abdest alan bizden değildir. [Ebu Davud] Gusleden abdest almış oluyor. Abdestini kullanmadan abdest üstüne abdest almak mekruhtur. 15- Bize silah çeken bizden değildir. [Buhari, Müslim] Müslümana müslüman olduğu için silah çekip, onu öldürmek küfür olur. Fakat başka bir sebeple Müslüman ile dövüşmek, savaşmak küfür değildir. Eshab-ı kiram arasında savaşlar olmuştur. Timur Han, kendisi gibi Müslüman sultanlarla savaşmıştır. İki tarafa da kâfir denmez. Bir âyet meali şöyledir Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. [Hücurat 9] 16- Yahudi ve Hristiyanlara benzemeyin. Bizden başkasına benzeyen bizden değildir. [Tirmizi] Haram olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek caizdir. Onlar gibi ceket, kravat, gömlek giymek caizdir. İtikad yönüyle onlara benzemek küfür olur. Mesela kutsal bilerek haç takmak, âyinlerine iştirak edip onlar gibi ibadet etmek küfür olur. Mustafa Can Bey “Namaz kılmayan Cehenneme mi gider? Ya da namaz kılan mutlaka Cennete mi gider?” BİZ ALLAH’A İTAATLE YÜKÜMLÜYÜZ Meseleyi sonuç itibariyle değil; Allah’ın emrine itaat noktasında alırsak daha doğru bir bakış açısı yakalamış oluruz. Sonuçta bizim çabamızın da katkısı olmakla beraber; genel itibariyle Allah’ın takdiri esastır. Fakat biz insan olarak Allah’ı tanımak, O’nu bilmek ve O’na itaat etmekle yükümlüyüz. Ne derece bu yükümlülüğümüzü yerine getirebiliyorsak, Allah katında o derece değerimiz olacaktır. Bu değerle biz Allah’tan hiç olmazsa cennetini istemeye yüz bulabileceğiz. Çünkü bu değer bize duâ kapısını açacaktır. Allah ise duâları işiten, cevap veren ve hikmetine göre kabul edendir. Biz, bize düşeni yapar, Allah’ın takdirine teslim olur, O’nun hükmüne boyun eğeriz. Allah’tan da cennetini umarız. NAFİLELER İMDADIMIZA YETİŞİYOR Diğer yandan beş vakit namaz Allah’ın kesin emri olduğundan, imandan sonra geliyor1 ve mahşerin ilk sorgu konusunu teşkil ediyor. Fakat namazı eksik olanlar öyle hemen cezaya ve gazaba çarptırılacaklar diye düşünmek rahmeti anlamamak olur. Rahmetten umut kesmek caiz değildir. Kur’ân, “Allah’ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin.”2 buyuruyor. Yeter ki biz bize düşeni yapmak gayretinde olalım. Elimizden geldiği kadar namazımızı ve sair ibadetlerimizi eksik etmemeye çalışalım. Ucbdan, riyadan, nazdan ve ameline güvenmekten Allah’a sığınmaya devam edelim ve rahmetten umudumuzu kesmeyelim. Nitekim Peygamber Efendimiz asm buyuruyor ki “Kıyamet günü, kişi amelleri arasında önce namazın hesabını verecek. Bu hesap güzel olursa kurtuluşa erdi demektir. Bu hesap bozuk olursa, perişan oldu demektir. Eğer farzında eksiklik çıkarsa Allah Bakın, kulumun amel defterinde yazılmış nafilesi var mı?’ buyurur. Böylece, farzın eksikleri nafile namazları ile tamamlanır. Sonra, bu şekilde diğer amelleri hesaptan geçirilir.”3 Namaz konusunda eksiği ve borcu olanlar için nafilelerin, yani sünnet namazların Allah’ın izniyle imdada yetişeceğini hadisin metninden ve müjdesinden anlıyoruz. Peki, nafilelerin ve sünnetlerin de yetişmediği durumlarda halimiz ne olacak? BİR RAHMET MÜJDESİ DAHA… Mahşerde böyle bir rahmet adımından sonra da namaz borcu olan mutlaka kalacaktır. Namaz borcu olanlarla ilgili nihayet şöyle bir hadis daha vardır Peygamber Efendimiz asm şöyle buyurmuştur “Allah kullarına beş vakit namazı farz kılmıştır. Kim bunları hakkıyla kılarsa, Allah’ın onu Cennet’e alacağına dair sözü vardır. Kim de ihmal ederse, Allah’ın ona herhangi bir sözü yoktur. Dilerse azap eder, dilerse Cennetine alır.”4 Bu hadiste Allah Resulü asm namaz borçlarımız olduğunda, Allah’ın mutlaka azap etmek gibi tek düze bir kânuna tabi olmadığını, bilâkis takdir yetkisini kullanacağını, dilerse azap edeceğini, dilerse de affedeceğini bildirmiştir. Fakat 1- Böyle durumda affedip etmeyeceğine dair Allah’ın bize verdiği bir sözü yoktur. 2- Böyle bir takdir ve tasarrufla affa uğramak için bizim de elimizden gelen gayreti göstermemiz, namaz borçlarımız üzerinde hassas olmamız, mümkün mertebe geçmiş namazlarımızı kazaen de olsa kılmaya çalışmamız Rabb’imizin rızasına doğru önemli bir yakınlaşma teşkil eder. Bu yakınlaşma da inşallah affımıza vesile olur. Dipnotlar 1- Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 498. 2- Zümer Sûresi 53. 3- Tirmizî, Salat 305, 413. 4- Nesâî, Namaz, 6. Benzer konuda makaleler

namaz kılmayan cennete giremez hadis