Fast Money. Türkiye'de Mersin Akkuyu'da kurulacak olan nükleer enerji santrali gelişmelerinden sonra nükleer enerji santrallerinin zararları ve faydalarının ne olduğu araştırılmaya başladı. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlığını azaltacak Akkuyu Nükleer Santrali için temel atma töreni Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından atılacak. 2010 yılında Rusya ile Türkiye arasında imzalanan anlaşma çerçevesince start alan Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi'nin yaklaşık 20 milyar dolara mal olması bekleniyor. Her biri bin 200 megavat gücünde 4 reaktörden oluşan santralin üretime başlamasıyla Türkiye'nin enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 10'unu karşılaması hedefleniyor. AKKUYU NEREDE? Akkuyu mevki Türkiye’nin güneyinde Mersin ilinde yer alıyor. Mersin ilinin Gülnar ilçesinde bulunan Büyükeceli Kasabasının Akkuyu mevkiisinde yapılacak Akkuyu Nükleer Santralı işletmeye alındığında Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10’unu karşılayacak. NÜKLEER ENERJİ SANTRALİ NEDİR? Nükleer santrallerde atom çekirdekleri parçalanarak enerji çıkardığ ısı enerjisi yüksektir,ama çıkardığı radyasyon ancak özel binalarda veya kurşun mezarlarda saklanır ve uzun yıllar radyasyon yıllarda yaşanan petrol darboğazında Nükleer enerjiyle kurtulunmuş ama saklanması da çok pahalı olduğundan talep azalmıştır. Ayrıca santraldeki ufak bir sızıntı milyonlarca canlının radyasyona maruz kalmasına sebep yılında Rusya'da Çernobil Nükleet Santrali'ndeki sızıntıdan 3 milyon insan radyasyona maruz kalmış,radyasyon,Karadeniz kıyılarına kadar ulaşmıştır. Türkiye'de de 1976'dan beri Akkuyu'da nükller santral kurulması gündeme gelmiştir ama çevre örgütlerinin baskılarıyla 25km açığından geçen Ecemiş Fayı'da burayı tehdit etmektedir. Nükleer santrallar dünyada kullanılmaya başladığından beri birçok konuda yarar sağlıyor. Günümüzde bir çok ülkede nükleer santral yapımı ve kullanımı engellenmeye çalışılmıştır. Bunun nedeni zamanında oluşan felaketler Çernobil ve santralların insan üzerine yaptığı olumsuz etkilerdir. Ama teknolojik ortamlarda yapılan bir nükleer santralın hiçbir olumsuz etkisi bulunmamakla birlikte birçok yararı da vardır. Nükleer santralde enerji,istasyonun merkezindeki reaktörün içinde üretilen ısıyla ısı,uranyum atomunun zincirleme reaksiyonu sonucu elde reaksiyon kontrollü bir şekilde sürati önce modülatörden geçirilerek yavaşlatılır ve böylece diğer çekirdekleri parçalamaları açığa çıkan nötronlar emme yeteneği olan kontrol çubukları nötronları bırakarak veya çekerek reaksiyonlar kontrol altına uranyumatomları ısı verir. Çubuklardan çıkan bu ısı reaktörün çevresini saran gaz tabakası tarafından gaz,ısı değiştiricisi de denilen ısı eşanjörüne ısı değiştiricisi de denmesinin nedeni,gazda bulunan ısıyı ufak boruların içindeki suya eşanjörünün üstündeki su,aşırı ısınma sonucu şekilde oluşturulan buhar sadece yüksek bir ısıya değil,aynı zamanda yüksek bir basınca da yüksek basınç ve sıcak buhar kalın borular aracılığıyla türbinlere yollanıTürbin içinde bulunan pervane basınlı gazla döner,türbin jeneratöre bağlıdır ve süratle dönünce enerji buhar yeniden ısı haline gelir,su yine buharlaşır. Uranyum sadece su üretmez,radyasyon da üretir ve radyasyon insan sağlığı için son derece zararlı ve nedenle reaktör içindeki reakasiyonu dışarıya çıkaramayacak şekilde çelik ve çok kalın betonla odasında herşey büyük bir dikkatle monitörden çalışanlar oluşan elektrik enerjisinin büyük bir kentin enerji ihtiyacını karşılayacak kadar olmasını sürekli bir şekilde denetler. NÜKLEER SANTRALLERİNİN ZARARLARI NELER? Nükleer santrallerde atom çekirdekleri parçalanarak enerji çıkardığ ısı enerjisi yüksektir,ama çıkardığı radyasyon ancak özel binalarda veya kurşun mezarlarda saklanır ve uzun yıllar radyasyon yayar. 1970'li yıllarda yaşanan petrol darboğazında nükleer enerjiyle kurtulunmuş ama saklanması da çok pahalı olduğundan talep azalmıştır. Ayrıca santraldeki ufak bir sızıntı milyonlarca canlının radyasyona maruz kalmasına sebep yılında Rusya'da Çernobil Nükleet Santrali'ndeki sızıntıdan 3 milyon insan radyasyona maruz kalmış,radyasyon,Karadeniz kıyılarına kadar ulaşmıştır. Türkiye'de de 1976'dan beri Akkuyu'da nükller santral kurulması gündeme gelmiştir ama çevre örgütlerinin baskılarıyla 25km açığından geçen Ecemiş Fayı'da burayı tehdit etmektedir. Nükleer enerjinin zararları – Nükleer enerji santrallerinin ürettiği atıkların tehlikeli olması – Riskli bir teknoloji olması – Kazalara sebebiyet verebilmesi – Nnükleer santrallerin terör saldırılarının hedefi haline gelebilme riski – Nükleer silahların yaygınlaşmasını kolaylaştırması – Nükleer enerji kaynağı olan uranyumun tükenebilme riski NÜKLEER ENERJİ SANTRALLERİNİN FAYDALARI NELER? 1. Enerji bağımlılığımızı azaltacaktır. Türkiye'nin şuan % 31 oranında elektrik üretimi doğal gazdan yapılmaktadır. Enerji ihtiyacımızın önemli bir kısmında dışarıya bağımlı olduğumuz gerçektir. Nükleer enerji bu bağımlılığı uzun bir süre azaltacaktır. 2. Fosil yakıtlara alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabilir. Dünyanın enerji talebinin yüzde 80'i kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtlardan sağlanıyor. Dünyada petrol rezervleri 2050, doğal gaz rezervleri ise 2070 yılına kadar bitecektir . Bu nedenle yeni enerji kaynaklarının kullanımı söz konusu olduğunda nükleer enerji bu ihtiyacı karşılamakta kullanılabilir. 3. Doğal kaynakların uzun sürede korunmasını sağlayacaktır. Nükleer kaza olmadığı sürece doğaya hidroelektrik santrallerinden daha az zarar vermektedir. Güneş enerji panelleri, rüzgar türbinleri her ne kadar zararsız görülse de verimli topraklar üzerine kurulduğunda topraklarımızı olumsuz etkiler. 4. Diğer enerji kaynaklarına alternatif olarak kullanılmalıdır. Ülkemizin enerji ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Akarsu üzerine kurulabilecek baraj sayısı bellidir. Rüzgar, güneş enerjisi, jeotermal enerji de üretim artmaktadır fakat bu enerjilerinde kullanım alanları sınırlıdır. Nükleer teknolojide, ileri teknolojiye yatırım yapılması suretiyle enerji ithaline olan bağımlılık azaltılacaktır. Enerjide farklı çeşitler oluşturulması bakımından nükleer enerjide diğerlerine alternatif olarak kullanılmalıdır. 5. Enerjinin uzun sürede fiyat istikrarını sağlayacaktır. Nükleer santraller, fosil yakıtlı santrallere göre daha yüksek inşaat ve yatırım maliyeti gerektirir. Ancak dünya üzerinde meydana gelebilecek enerji krizinde bu maliyet önemsenmeyecek kadar küçük kalabilir. Dünya petrol ve doğal gaz fiyatlarında gerileme olmasına rağmen bir kaç yıl içinde fiyatların ne olacağını kestirmek oldukça zordur. Nükleer enerjinin kurulum maliyeti fazla olmasına rağmen elektrik üretim fiyatlarında dalgalanmaları engelleyecektir. 6. Ülkemiz nükleer enerji teknolojisine sahip olacaktır. Nükleer enerjinin kullanımı ciddi bir teknoloji ve bilgi birikimi gerekmektedir. Nükleer santrallerin kurulması ile ülkemizde de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bilgi ve teknoloji kullanılmaya başlanacaktır. Öğrencilerimiz bu konularda eğitim alarak, nükleer teknolojinin gerisinde kalmayacağız. Tıp, bilişim ve savunma sanayisi gibi alanlarda da önemli katkılar sağlayacaktır. 7. Termik santraller gibi kül oluşturmaz. Termik santraller oluşturdukları kül ve kükürtlü, azotlu gazlar nedeni ile topraklarımızda tarım yapılamaz hale getirmektedir. Nükleer santraller termik santrallere göre çevreye daha az zarar vermektedir. 8. Her yıl artan enerji ihtiyacını karşılamada kullanılacaktır. Türkiye'de her yıl yaklaşık %8 kadar enerji ihtiyacı artmaktadır. Bugünün şartlarında enerji ihtiyacımızı karşılayabiliriz, fakat enerji yatırımları uzun vadeli olduğu için bundan 5-6 yıl sonrası için gerekli olacak enerjinin şimdiden planlanması gerekmektedir. Bu nedenle gelecek yıllar için faydalı bir alternatif enerji kaynağı olarak kullanılabilir. Yarın bir enerji sıkıntısı oluştuğunda şimdi yatırım yapsanız bile bunun karşılığını hemen alamayacaksınız, geleceğin ne getireceği belli olmamaktadır. 9. İstikrarlı bir elektrik üretimi sunmaktadır. Elektrik üretiminde diğer kaynaklara olan bağımlılığı azaltacaktır. Doğal gaz kesildiğinde, yetersiz yağış olduğunda elektrik üretimi azalacaktır. Ancak nükleer enerjide Nükleer madde olan uranyum karşılandığı sürece herhangi bir sıkıntı yaşanmayacaktır. 10. Küresel ısınmaya karşı alternatif enerji kaynağıdır. Fosil yakıtların meydana getirmiş olduğu karbondioksit gazı sera etkisini artırmaktadır. Buda dünyanın ortalama sıcaklığını artırmasından dolayı küresel ısınma meydana gelmektedir. Küresel ısınma dünyada iklim değişiklikleri başta olmak üzere pek çok çevre felaketine neden olmaktadır. Nükleer enerji ile karbondioksit gazı çok az meydana gelmesinden dolayı, küresel ısınmayı azaltıcı etkisi vardır. NÜKLEER SANTRALLERİN BULUNDUĞU ÜLKELER Tehlikeli ancak yararlı olan bu santraller, olan kazalara rağmen bir çok ülkede bulunmaktadır. Bir çok ülke nükleer santral kurma aşamasında veya kurmayı düşünmektedir. Dünyada şu anda 31 ülkede aktif 435 reaktör bulunurken, 68 reaktörün inşaatı devam etmektedir. ABD 104 Fransa 58 Japonya 50 Rusya 33 Güney Kore 23 Kanada 20 Hindistan 20 Çin 16 Birleşik Krallık 16 Ukrayna 15 İsveç 10 Almanya 9 İspanya 8 Belçika 7 Çek Cumhuriyeti 6 Tayvan 6 İsviçre 5 Finlandiya 4 Macaristan 4 Slovakya 4 Pakistan 3 Arjantin 2 Brezilya 2 Bulgaristan 2 Meksika 2 Romanya 2 Ermenistan 1 İran 1 Hollanda 1 Slovenya 1 Forumlar Haberler Gündem Dünya/Türkiye Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız. Türkiye ve Nükleer Enerji Konuyu başlatan SARKAT Başlangıç tarihi 16 Nisan 2013 Bu konuyu okuyanlar 1 Katılım 8 Mayıs 2008 Mesajlar 3,772 Reaksiyon puanı 65 Puanları 48 Kâinattaki bütün canlılar, fonksiyonlarını devam ettirmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. Canlılar bu enerjiyi ya kendi bünyelerinde üretirler veya dışarıdan hazır alırlar. Benzer şekilde ülkelerin de enerjiye ihtiyacı vardır. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarına ve ekonomik durumlarına göre enerjiyi ya kendileri üretirler veya başka bir ülkeden satın alırlar. Enerjiyi üretmenin birçok yolu vardır. Meselâ fosil yakıt enerjisi kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtlar, hidroelektrik enerjisi nehirlere kurulan barajlar sayesinde suyun hareketinden yararlanarak elektrik üretimi, jeotermal enerji yeraltında magmada artan sıcaklık ile yeraltı sıcak sularından ve buhardan yararlanılarak elektrik üretimi, yenilenebilir enerji tabiattaki devri daimlerde var olan enerji akışını kullanarak elektrik üretimi. Bu kaynakların temeli de güneş enerjisidir. Rüzgâr enerjisi, biyokütle enerjisi, dalga enerjisi, gel-git enerjisi gibi kaynaklar da bu sınıfın içindedir. Bu enerji kaynaklarının en büyük özelliği çevre dostu olmalarıdır.[SUP]1[/SUP] Bütün bu enerji üretim yollarının her birinin avantajları olduğu gibi dezavantajları da vardır. Meselâ, yüksek verimde enerji elde edilebilen fosil yakıtlar, önemli ölçüde çevre kirliliğine sebep olur. Çevre dostu enerji kaynakları ise, istenilen verimlilikte değildir. Uzun süreli eğilimler dikkate alındığında dünya enerji talebindeki yıllık artış ortalama % 1,8’dir. Milletlerarası Enerji Ajansı’nın 2010 tarihli öngörülerine göre, 2030 yılında dünyanın enerji talebinin karşılanabilmesi için 20 trilyon ABD doların harcanması gerekmektedir.[SUP]2[/SUP] Toplam enerji üretim ve tüketimi göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülkedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2010 yılı verilerine göre üretilen toplam yerli enerji miktarı bin tep ton eşdeğer petrol iken, bin tep enerji dışarıdan satın Buna göre ülkemiz enerji üretimi açından % 80 oranında dışa bağımlıdır. Bundan dolayı ülkemiz enerjiyi en verimli şekilde üretme ve kullanmayı sağlayacak usulleri bulmak mecburiyetindedir. İhtiyacımızı karşılayacak enerji çeşitlerinden biri de nükleer enerjidir. Nükleer santraller ve çalışma prensipleri Nükleer santraller, radyoaktif madde kullanılarak elektrik enerjisi üretilen tesislerdir. Nükleer reaktör ise zincirleme çekirdek tepkimesinin başlatılıp sürekli ve denetimli bir şekilde sürdürüldüğü sistemlerdir. Nükleer reaktörler çoğunlukla nükleer enerjiyi başka bir tür enerjiye genelde elektrik enerjisine çeviren santraller olarak kullanılırlar. Nükleer reaktörlerin kalbinde atom çekirdeklerinin parçalanması sonucunda büyük bir enerji açığa çıkmaktadır. Ağır atom çekirdeklerinin nötronlarla bombardımanı neticesinde, bu çekirdeklerin parçalanması sağlanabilir; bu tepkimeye “fisyon”adı verilmektedir. Örnek olarak; her bir Uranyum U çekirdeğinin parçalanma reaksiyonu sonucunda Kripton Kr, Baryum Ba gibi fisyon ürünleri, enerji ve 2-3 adet de nötron n açığa çıkmaktadır. Açığa çıkan üç nötrondan her biri bir başka uranyum çekirdeği ile reaksiyona girer. Bu reaksiyon zincirleme olarak sürekli devam eder. Reaktörün kalbinde elde edilen bu müthiş enerjiyi kontrol etmek için kontrol çubukları kullanılır. Kontrol çubukları, reaksiyonları belli bir seviyede tutarak aşırı miktarda enerji üretimini engeller. Elde edilen bu enerji suya ısı olarak aktarılır, su almış olduğu bu enerji sebebiyle faz değiştirir ve kızgın buhar hâline dönüşür. Daha sonra elektrik jeneratörüne bağlı olan buhar türbinine verilen bu buhar, türbin mili üzerinde bulunan türbin kanatları üzerinden geçerken daha önceden almış olduğu ısıl enerjiyi türbin milini döndürmek için kullanır. Bu mekanik dönme hareketi sonucunda alternatörlerde elektrik elde edilir. Türbinden çıkan, ısıl enerjisi basınç ve sıcaklığı azalmış buhar, tekrar kullanılmak üzere yoğunlaştırıcıda su hâline dönüştürülür. Tekrar reaktörün kalbine gönderilir. Yoğunlaştırıcı da, çevrede bulunan deniz, göl gibi su kaynaklarını soğutucu olarak kullanır.[SUP]2[/SUP] Dünyada nükleer santraller Birçok ülke riskleri olsa da, nükleer santraller kurmaktan vazgeçmemiştir. Ülkeler arasında büyük bir nükleer enerji rekabeti başlamış ve bugün hâlâ devam etmektedir. Tablo 1’de, dünya üzerindeki bazı ülkelerin 2010 yılı itibariyle mevcut, inşa hâlindeki ve plânlanan santrallerinin sayısını ve üretim gücünü göstermektedir.[SUP]4[/SUP] Yukarıdaki tablodan büyük nükleer güce sahip ülkelerin çoğunun yeni nükleer santraller kurma peşinde olduğu görülmektedir. Son zamanlarda medyada, bazı ülkelerin nükleer enerjiden vazgeçme, nükleer santralleri kapatma plânlarından bahsedilmektedir. Bu örneklerden hareketle Türkiye’de nükleer santral kurmanın sakıncalarına dikkat çekilmektedir. Hâlbuki örnek olarak gösterilen ülkelerin nükleer santrallerini kapatma plânlarının sebebi, nükleer enerji üretiminden vazgeçmek değil, kapatılan santrallerin yerine yeni santraller kurmak ve var olan santralleri büyütmektir. Zîrâ, nükleer santrallerin 30-40 yıl ömrü vardır. Bu yüzden 1960–1970 yıllarında kurulan nükleer santrallerin 2000–2010 yıllarında sökülmesi ve yerine yeni nükleer santrallerin yapılması plânlanmıştır. Gereksiz korkular Nükleer santrale karşı çıkan kişi ve gruplar, ülkemizde nükleer santral kurulmaması için Çernobil’i örnek göstermektedir. Fakat 26 Nisan 1986’da Çernobil’de yaşanan bu hâdisenin detaylarını incelersek çok düşük olan kaza ihtimalinin gerçekleşmesi için adeta ‘uğraşıldığını’ görebiliriz. Gerekli emniyet tedbirlerinin alınmaması, bölümler arası koordinasyonun kurulamaması, teknikerlerin birbirlerinden habersiz bir şekilde reaktörün sıcaklığıyla oynaması, sistemin tehlike alarmları vermesine rağmen tatbikata devam edilmesi, reaktörde en az 27 kontrol çubuğunun bulunması gerektiğine dair kesin kurala rağmen, kontrol çubuklarının 6’ya kadar düşürülmesi neticesi, reaktörün ısısı anormal seviyeye yükselmiş ve patlama gerçekleşmiştir.[SUP]5[/SUP] SSCB’nin politik kaygılar yüzünden hâdiseyi bütün dünyadan saklaması ve gerekli tedbirleri alma konusunda yetersiz kalması, facianın büyümesine yol açmıştır. Felaketle başa çıkamayan SSCB hâdiseyi daha fazla saklayamamış, 10 gün sonra nükleer santralde sızma olduğu hakkındaki söylentileri doğrulamıştır. Santral kapatılmış ve ABD’nin de desteğiyle üstü beton bir mezarla kaplanmıştır. Açılan soruşturma neticesinde, felâketin sebeplerinden biri olarak da santralin yanlış projelendirilmesi gösterilmiştir. Japonya’da meydana gelen 9 şiddetindeki deprem sonrasında Fukushima’daki nükleer santralin sebep olduğu tehlike de örnek gösterilen durumlardan biridir. Türkiye’nin de deprem ülkesi olması bazı çevrelerin, nükleer enerjiye karşı çıkmasına sebep olmuştur. Fakat, nükleer santral kurulması düşünülen yerler Sinop, Mersin/Akyüz ve Kırklareli Türkiye’nin 4. ve 5. derece deprem bölgeleridir, dolayısıyla büyük ve yıkıcı bir deprem ihtimali oldukça düşüktür. Ayrıca santrallerin, en yüksek teknolojiyle son derece dayanıklı bir şekilde inşa edilecek olması da bu konudaki endişeleri yersiz kılmaktadır. Çevreyi kirletenler ve ihtiyacımıza cevap vermeyenler Nükleer enerjinin çevreyi kirlettiğine dâir bazı iddialar da bulunmaktadır. Enerjiyi elde etmek için mümkün olan en zararsız metodu kullanmak bir mecburiyettir. Kirletilen dünyamızı ve tabiatı koruma, her ferdin görevidir. Bu konuda fikir vermek için kömür santrallerini örnek verebiliriz. Yılda ton kömür tüketen, MW gücündeki bir kömür santrali*nin bir yılda çevreye yaydığı zararlı maddelerin miktarları Tablo 2’de verilmiştir.[SUP] 6[/SUP] Şimdi de % 99,9 çevre dostu diye tabir ettiğimiz enerji kaynaklarının 2030 yılındaki ve yüzyıllar sonra erişebileceği enerji üretimine dâir tahmini değerleri Tablo 3’te görebilirsiniz.[SUP]4[/SUP] Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen bu enerjinin her yıl % 2 artması, buna karşılık bu kaynakların toplam enerji tüketimi içindeki payının % 9’dan % 8’e, hattâ bazı tahminlere göre % 4’e inmesi bekleniyor.[SUP]7[/SUP] Nükleer tesislerden enerji elde edilirken çevreye verilen zarar minimum seviyededir. 1000 MW’lık bir nükleer santralde yılda ortalama 25 ton kullanılmış yakıt çubuğu atığı ortaya çıkar. Bu çubuklar yüksek sıcaklıkta cam eriyiği ile kaplanıp korunma altına alınırlar. Cam milyonlarca yıl çözünmeden kalabilen bir madde olduğu için radyoaktif maddeyi kolayca muhafaza edebilir. Kullanılmış yakıtlar, atık havuzu denilen havuzlarda toplanır. Bu havuzlar, bir nükleer tesisin 50 yıllık atıklarını muhafaza edebilecek kapasitede inşa edilir. Ömrü biten santral ile birlikte bu havuz ve içindeki yakıt, sadece basit bir güvenlik koruması ile yıllarca yerinde muhafaza edilebilir. Gerektiğinde çubukların bir kısmı yeniden işlenebilir. Bu yüzden dünya üzerinde nükleer enerjiyi en çok kullanan Fransa, Rusya gibi ülkeler dışarıdan kullanılmış çubuk ithal etmek istemekte; fakat hiçbir ülkenin bu çubukları satmak istememesinden dolayı alım yapamamaktadır. Kısacası bu ülkelerin nükleer atıkların peşinde koştuğu söylenebilir. Ciddi radyoaktif atık problemi, nükleer gücün insanlığın faydasına kullanılmadığı durumlarda ortaya çıkar.[SUP]8[/SUP] Çünkü bu durumlarda nükleer güç kontrolsüzdür ve atıkların muhafaza edilmesi veya temizlenmesi gibi bir imkân da söz konusu değildir. 2. Dünya Savaşı’nda Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine atılan atom bombaları, o şehirlerdeki binlerce insanı aynı anda öldürmüş ve tesiri çok uzun sürecek radyoaktif hasarlar vermiştir. Bu radyoaktif kirlenmenin temizlenmesi mümkün olmadığı için bu şehirlerin birer hayalet şehir hâline gelmesi kaçınılmaz olmuştur. Bugün bütün insanlık teknolojik gelişmeyle kendisine sunulan beyaz eşya, bilgisayar, ulaşım vasıtaları gibi hayatı kolaylaştıran “araç-gereçlerle”enerjiye bağımlı hâle gelmiştir. Aynı şekilde hemen hemen bütün zirai ve sanayi üretim de enerji kullanılarak gerçekleşmektedir. Kısacası toplumların gelişmesi ve kalkınmasının temel kaynağı enerjidir. Ülkelerin enerji ihtiyacının karşılanması ve bunun çevreye zarar vermeden en verimli şekilde üretilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kriterlere en uygun enerji, bugün için nükleer santrallerle elde edilendir. Fakat nükleer enerji iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. Nükleer enerji eğer vicdanlı, insaflı, bütün varlıklara sevgi dolu ve ehil ellerde olursa, hiçbir tehlikesi söz konusu değildir. Ama aksi olursa bütün insanlar ve canlılar için korkunç bir tehdit oluşturabilir. Bu yüzden nükleer enerjiye bu perspektiften bakmak son derece önemlidir. Dipnotlar Dergisi – Haziran 2011 sayısı ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Atomic Energy Agency, Nuclear Association, Chernobyl accident in 1986 - Causes and Consequences Lecture at the Institute of Physics and Astronomy, University of Aarhus, 30 November 1994, soruda Türkiye’nin nükleer enerji sorunu - Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre TAEK eski başkanı, Prof. Dr. Ahmet Bayülken Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Danışmanı, Prof. Dr. Şarman Gençay Nükleer Enerji Enstitüsü Dergisi – Ağustos 2004 sayısı eki – Nükleer Enerji – Prof. Dr. Vural Altın CTRL + Q to Enable/Disable CTRL + Q to Enable/Disable Benzer konular Forumlar Haberler Gündem Dünya/Türkiye Nükleer enerjiden bugüne kadar sadece elektrik üretiminde yararlanılmamıştır. Bununla birlikte endüstri, sağlık, tarım, araştırma geliştirme alanlarında nükleer enerjiden faydalanılmaktadır. Güvenli Evler Evlerde kullanılan Duman detektörleri içlerinde bulunan radyoizotop sayesinde çalışırlar. Radyoizotopa duman geldiğinde alarm tetiklenir. 2. Güvenilir, Çevreye Duyarlı Elektrik Üretimi Nükleer santraller her türlü hava koşulunda 7 gün 24 saat yüksek miktarlarda elektrik üretir ve bunu yaparken karbon emisyonu yapmaz. Güvenilir Çevreye duyarlı elektrik üretimi Güvenilir Çevreye duyarlı elektrik üretimi 3. Sağlık İçin Nükleer Röntgen, ultrason, MRI, ve bilgisayarlı tomografi CT taramalarında tıbbi tanı amaçlı olarak nükleer teknoloji kullanılır. Kanser, kalp hastalıkları, nörolojik bozukluklar vb hastalıkların tedavisinde radyasyondan faydalanılır. Medikal aletler nükleer teknoloji kullanılarak sterilize edilir ve yeni üretilen ilaçlar onaylanmadan önce radyoaktif işaretleme ile test edilir. 4. Güvenli, Sağlıklı, Taze Gıda Gıda maddeleri içerisinde bulunabilecek patojenlerden bakteri vs. ve küflerden radyoaktif ışınlanma kullanılarak arındırılır. Radyasyon teknolojisi ile tarımsal ürünlere zarar verebilecek böcekler toksik ilaçlara gerek kalmadan temizlenir. Işınlanmış tohumlar genel bilinen tarımsal hastalıklara dirençli olarak üretilir. 5. Emniyet Radyoaktif madde kullanan modern detektör ve izleme teknolojileri ile gümrüklerde ülkemize giren ürünler kontrol edilir. Nükleer teknoloji havaalanlarında yolcu ve valizlerini kontrol etmede de kullanılır 6. Güvenli Yollar ve Köprüler Radyasyon yardımıyla yapılan tahribatsız muayenelerle yollar ve köprülerde çıplak gözle görülemeyen yapısal bozukluklar tespit edilir 7. Tarihi Daha İyi Anlamak Arkeologlar radyasyon kullanarak insan fosillerinin yaşını ve ilk insanların neler yediğini ortaya çıkarabilirler. Paleontologlar dinozorlar üzerinde çalışmalar yapabilmek için radyasyonu kullanırlar. Tarihi eserlerin gerçek mi sahte mi olduğunu bulabilmek için nükleer teknoloji kullanılır. 8. Daha Aydınlık Yollar Dijital saatleri, çıkış işaretleri ve havaalanı pist ışıkları radyoaktif maddelerin aydınlatma amacıyla kullanımına örnektir. 9. Doğal Kaynakların Keşfi Radyoaktif izleme yöntemiyle yeni su kaynakları bulunabilir. Radyasyon sensörleri ve nötron kaynakları yeni petrol ve gaz sahalarının potansiyelini maliyetli sondaj işine girmeden önce anlamamızı sağlar. 10. Daha İyi Bilgisayarlar Mikroişlemciler üzerinde bulunan transistörlerde kullanılan çok çok ince filmlerin kalınlığı yer değiştirmiş bir atomu tespit edecek kabiliyette sofistike sensörler tarafından ayarlanır. Nükleer teknoloji birçok üretim uygulamasında kullanılır. Türkiye’de Nükleerin Tarihi Türkiye’nin nükleer tarihi 1956 yılında kurulan Atom Enerjisi Komisyonu ile başlamıştır. Akabinde 1957 yılında Uluslar Arası Atom Enerjisi Ajansı kurucu üyeliği ile nükleer serüvenimiz uluslar arası boyut kazanmıştır. 1956-2017 yılları arasında geçen her hükumet, nükleer santral kurmayı bir memleket meselesi olarak görmüş ancak bu amaca ulaşılamamıştır. Geçmişte dört farklı nükleer santral ihalelerinde darbeler, uluslararası baskılar ve proje finansmanında yaşanan sıkıntılardan kaynaklı olarak sonuçlandırılamamıştır. Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923’ten günümüze kadar geçen 94 yılda 63 hükumet kurulmuştur ve hükumetlerin ortalama ömrü 1,5 yıldır. Nükleer santral gibi onlarca yıl süren büyük projeler uzun dönemli siyasi istikrara ihtiyaç duyar ve 1,5 yıllık hükumet ömrü bu projeler için çok kısadır. Türkiye’nin nükleer enerji tarihi Türkiye’de Nükleer Enerjinin Tarihçesi 1955 Türkiye ve ABD arasında bir ikili işbirliği anlaşması imzalanmıştır. 1956 Başbakanlığa bağlı bir “Atom Enerjisi Komisyonu” kurulmuştur. 1957Türkiye, Birleşmiş Milletlerin bir kuruluşu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı UAEA’nın üyesi olmuştur. 1962 Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezince 1 MW gücünde TR-1 adında “Havuz” tipi bir deney reaktörü işletmeye alınmıştır. 1970 Elektrik sektörü yeniden düzenlenerek Türkiye Elektrik Kurumu TEK kurulmuş ve o zamana kadar EİE ve Etibank tarafından yürütülen işler tek elde toplanmıştır. 1972 TEK’e bağlı olarak kurulan Nükleer Enerji Dairesi çalışmaya başlamıştır. 1976 Başbakanlık Atom Enerjisi Komisyonu tarafından Akkuyu Sahası için “yer lisansı” verilmiştir. 1976 3 İsviçre ve 1 Fransız firmasından oluşan bir müşavir-mühendislik konsorsiyumu ile işbirliği halinde proje ve ihale şartnameleri hazırlanmıştır. 1980 Türkiye, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması olan NPT’yi onaylayarak nükleer silah imal etmeyeceğini ve bunların yayılmasına da aracı olmayacağını taahhüt etmiştir. 1981 Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile Güvence Safeguards anlaşması, yani Türkiye’deki nükleer santrallerin barışçıl anlaşmalara yönelik işletilip işletilmediğini tespit etmek üzere Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı uzmanlarının kontrolünü kabul eden anlaşma imzalanmıştır. 1982 Türkiye Atom Enerjisi Kurumu TAEK kurulmuştur ve lisanslama otoritesi olarak görevlendirilmiştir. 1983 tarihinde yayınlanan bir kanun hükmünde kararname ile “Nükleer Elektrik Santralleri Kurumu, NELSAK’ın kurulması karara bağlanmıştır. Bununla beraber, yeni seçilen hükümet söz konusu kararnameyi yürürlüğe koymamış ve NELSAK’ın kuruluşu gerçekleşmemiştir. 1984 Türkiye OECD Nükleer Enerji Ajansı NEA’na üye olmuştur. 1986 Çernobil nükleer santral kazasının yarattığı olumsuz ortam dolayısıyla Türkiye’de nükleer santrallerle ilgili çalışmalar askıya alınmıştır. 1988 TEK Nükleer Santraller Dairesi Başkanlığı kapatılmış ve altındaki tecrübeli ve eğitimli personel kadrosunun bir bölümü TEK içinde dağıtılmış, önemli bir kısmı da TEK’den ayrılmıştır. 1993 Akkuyu Nükleer Santralı Projesi Resmi Gazete’de yayınlanarak tekrar yatırım programına alınmıştır. 1994 Nükleer güç santralı ile ilgili olarak, dünyadaki güncel durumu değerlendirmek, Türkiye için öneride bulunmak ve teknik şartnameleri güncelleştirmek ve hazırlamak üzere bir danışman firma seçimi için teklif istenmiştir. 1995 İhale öncesi çalışmaları gerçekleştirmek için KAERI ve Türkiye’nin GAMB firmaları ile bir sözleşme imzalanmıştır. 1996 Akkuyu Nükleer Santralı için uluslararası ihaleye çıkılmıştır. 1997 İhale tekliflerin değerlendirilmesi ve sözleşme görüşmeleri müşavirlik hizmetleri için davet usulü ile uluslararası ihaleye çıkılmıştır. 1997 Tarihinde Akkuyu Nükleer Santralı için, 3 konsorsiyumdan teklif alınmıştır 2000 Bu ihale de, çeşitli sebeplerden dolayı kararın açıklanması 8 kez ertelendikten sonra, Bakanlar Kurulu Kararı ile iptal edilmiş ve ikinci defa kurulmuş olan TEAŞ Nükleer Santrallar Dairesi Başkanlığı tekrar kapatılmıştır. 2002 Başbakanlığa bağlı lisanslama otoritesi olarak görev yapmakta olan “Türkiye Atom Enerjisi Kurumu TAEK”, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlanmıştır. 2004 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu TAEK, inşasına 2007 yılında başlanacak ve ilk ünite 2012 yılında devreye girecek şekilde toplam 5000 MWe’lik üç nükleer reaktör yapılacağını açıklamıştır. 2004 TAEK; Sinop’ta birçok tesisten oluşan bir Nükleer Teknoloji Merkezi’nin SNTM kurulmasına yönelik çalışmaları başlattığını açıklamıştır. 2005 Ankara Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi ANAEM ve Ankara Nükleer Tarım ve Araştırma Merkezi ANTAM birleştirilerek Sarayköy Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi SANAEM şeklinde adlandırılmıştır. 2005 TAEK tarafından saha belirleme çalışmalarının yapılmakta olduğu açıklanmıştır. 2006 TAEK, nükleer santralın nereye yapılacağı konusunda Türkiye genelinde detaylı teknik incelemelerde bulunduğunu, 43 kriteri dikkate alarak, santral kuruluş yeri olarak 8 yer belirlendiğini açıklamıştır. 2006 Nisan ayında, Türkiye’nin ilk nükleer santralı sahası olarak Sinop’un seçildiği açıklanmıştır. 2007 Bilim Teknoloji Yüksek Kurulunun kararı ile TAEK tarafından Ulusal Nükleer Teknoloji Geliştirme Programı 2007-2015 başlatılmıştır. 2007 Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun Tasarısı” mecliste kabul edilerek yasalaşmıştır. 20 Kasım 2007 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 2008 Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt TETAŞ Genel Müdürlüğü, Mersin Akkuyu’da kurulacak nükleer güç santrali için “yarışma” adını verdiği bir elektrik satın alma ihalesine çıktı. 24 Eylül 2008 tarihinde yapılan “yarışmada” sadece Atomstroyexport-Inter Rao-Park Teknik grubu Rus tipi VVER tasarımı ile teklif vermiştir. 2009 Danıştay Nükleer Güç Santrallerinin Kurulmasına yönelik yasanın yer tahsisi’ ve birim satış fiyatı’ konularını kapsayan iki maddenin daha yürütmesini durdurmuştur. 2009 Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt TETAŞ, 24 Eylül 2008 tarihinde gerçekleştirilen yarışmayı iptal ettiğini açıklamıştır. 2010 Rusya ve Türkiye “Türkiye’de Nükleer Santral Tesisi Konusunda İşbirliği Ortak Beyannamesi” başlığında bir anlaşmaya imza atmıştır. 2010 12 Mayıs’ta Türkiye ile Rusya hükümetleri arasında “Akkuyu Sahasında Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliği Anlaşması” imzalanmıştır. 2010 15 Temmuz tarihinde Türkiye ile Rusya arasında Akkuyu’da nükleer güç santralinin tesisi ve işletiminde işbirliğine dair imzalanan anlaşma TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. 20 Temmuz 2010 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, tarafından onayladı. 2013 3 Mayıs tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti ile Japonya Hükumeti arasında Sinop’ta NGS tesisine ve işletimine dair anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaya istinaden 1120 MW gücünde 4 reaktör toplam 4480 MW kurulacaktır. Aralık 2013 tarihinde Akkuyu’nun “Güncellenmiş Yer Raporu” TAEK tarafından uygun bulunmuştur. Aralık 2014 tarihinde Akkuyu NGS için Çevre Etki Değerlendirmesi ÇED Raporu olumlu kararı alınmıştır. Şubat 2017 tarihinde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu TAEK tarafından, Akkuyu NGS için Saha Parametreleri Raporuna onay verildi. Haziran 2017 Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu EPDK Akkuyuya Elektrik Üretim Lisansı verdi. Ekim 2017 tarihinde TAEK’ten Akkuyu NGS ilk ünitesi için “Sınırlı Çalışma İzni” alındı. Mart 2018 tarihinde Rusya’da nükleer mühendislik alanında eğitim alan ilk grup öğrenciler mezun oldu. Nisan 2018 tarihinde TAEK tarafından Akkuyu NGS’nin inşası için İnşaat Lisansı’ verildi. tarihinde Akkuyu NGS ilk beton dökülmüştür. tarihinde Akkuyu NGS’nin ikinci ünitesi için “Sınırlı Çalışma İzni” alındı. Nükleer Enerji Nedir Avantajları ve Dezavantajlarıİki temel nükleer süreç vardır. Bunlar Fisyon ve radyoaktif maddelerin, dışarıdan nötron bombardımanına tutularak daha küçük atomlara dönüşmesini tetikleyen tepkimelere fisyon reaksiyonları denir. Bölünme sonucunda ortaya çıkan bu atom çekirdeklerine fisyon ürünleri adı verilir. Nükleer fisyon olayında her bir bölünme başına, fisyon ürünleri ile birlikte iki ya da üç tane de nötron yayınlanır. Yayınlanan bu nötronların ortalama enerjisi 1 MeV’den biraz daha büyüktür. Füzyon Hafif atom çekirdeklerinin, nükleer reaksiyon sonucunda dışarıya enerji açığa çıkararak daha ağır çekirdekli başka bir elemente dönüşmesi sonucunda açığa çıkan enerji füzyon tepkimelerinden daha fisyon kontrol edilebildiği için nükleer enerji reaktörlerinde kullanılırken ,füzyon reaksiyonun kontrolü kolay olmadığından ve ayrıca bir füzyon reaktörü için gerekli koşulları oluşturmak çok maliyetli olduğundan dolayı enerji üretmek şu anda kullanılmamaktadır. Fakat füzyon ile ilgili araştırmalar devam enerji, 1789 yılında Uranyum’un keşfi ile başlayan ve 1934 yılında atomun parçalanması ile devam eden süreçte politikacılar, bilim adamları ve sanayicilerin gündemine girmiştir. Diğer birçok teknolojik gelişmede olduğu gibi önce askeri savunma alanında başlayan çalışmalar daha sonra ticari olarak devam etmiştir. Fisyon kullanılarak üretilen ilk elektrik ise, Aralık 1951’de Arco, Idaho’daki Deneysel Üretken Reaktöründe elde deneysel atom bombası testi 16 Temmuz 1945’te New Mexico’da, Socorro’ya 56 km uzaklıktaki Alamogordo’da yapıldı.“2017 yılı itibari ile 31 ülkede yaklaşık 450 ticari nükleer reaktör küresel anlamda elektrik arzının %15ini, genel enerji tüketiminin % ve nihai enerji kullanımının ise %2sini karşılamaktadır.”Nükleer Enerjinin AvantajlarıPotansiyel rezervleri yüksektir. Bugünkü rezervlerin nükleer santralleri 150 yıl besleyebileceği hacmine göre çok yüksek miktarda enerji sağlar. Hammadde maliyet fiyatları çok düşüktür. Çünkü enerji üretiminde çok az miktarda hammadde kullanılmaktadır. Nükleer enerjide yakıtın on yıl depolanma kolaylığı santraller sera gazı salınımı yapmazlar. 1000 MW gücündeki bir kömür santrali yılda yaklaşık 3 milyon ton kömür harcayarak 7 milyon ton CO2, 140 bin ton asit ihtiva eden gazlar sülfür ve azot oksitler, 750 bin ton kül üretir. Bu değerlere bakarak 38 yıllık geçmişi olan nükleer santraller, bu 38 yılda 5500 milyon ton daha az kömür yakılmasına neden olmuşlardır. Böylece 13 000 milyon ton CO2 ve 250 milyon ton asit gazlar ve kanser yapıcı organik yanma ürünlerinin çevreye atılması önlenmiştiNükleer Enerjinin DezavantajlarıKurulum maliyetleri nedeniyle gerek üretimden önce, üretim aşamasında ve gerekse atıklar nedeniyle tehlike arz eder. Atıklar zehirliliğinin %99’unu 600 yıl sonra kaybetmektedir Uranyum madeni hacimce hafif olmasına karşılık, çıkarım esnasında çok fazla arazi işlendiği için dev miktarlarda atık madde ortaya çıkar. Örnek olarak 1 ton uranyum elde edilmesinden sonra geriye 20 bin ton atık madde santrallerde kaza riski doğal afetlerle artar. Nükleer Santraller Nasıl ÇalışırDünyada nükleer santrale sahip ülkeler ve santral sayılarıDünyada nükleer santral inşa eden ülkeler ve inşaat halindeki nükleer santral sayısıKaynaklar

türkiye de nükleer enerji kullanılmasının sosyal avantajları ve dezavantajları